futbolundelisiyiz - Galatasaray Tarihi

 

Devlet adamı yetiştirmek amacıyla II. Beyazıt tarafından 1481'de kurulan mektep, adını kurulduğu bölgeden alır ve "Galata Sarayı" olarak anılmaya başlar. Okul modern konumuna 1 Eylül 1868'de Sultan Abdülaziz döneminde kavuşur. Okul' un yeniden yapılanmasıyla birlikte, Türkiye'de de gerçek anlamıyla ilk sportif çalışmalar başlamış olur ve okulda Beden Eğitimi dersi jimnastikçi 'Monsieur Curel' tarafından eğitim programına konur. Bu atılımlar gerçekten bir devrim niteliği taşımaktadırlar. Curel, modern aletler eşliğinde çalıştırdığı öğrencileri sportif açıdan geliştirirken, onlar için Kağıthane'de bir idman Bayramı düzenler. Yıl 1870'tir. Bu etkinlikte başarı gösteren sporcular değişik ödül ve madalyalar kazanır ve yarışmaların sonunda öğrencilere "kuzulu pilav" verilir. Bu da, sonraki yıllarda bir başka geleneğin başlangıcını oluşturur.

Curel'den sonra görevi devralan yabancı spor hocaları (M. Moiroux, Signor Martinetti, Stangali gibi), jimnastik ve atletizmin yanı sıra, değişik branşlara da eğilerek (yüzme, kürek, aletli jimnastik), bir ilki daha başlatmış olurlar. Bu çalışmaların ürünü çok geçmeden alınmaya başlanır ve adı Türk Spor Tarihi'ne altın harflerle yazılan Faik Üstünidman'ın yanı sıra, Binbaşı Mazhar Kazancı, Abdurrahman ve Ahmet Robenson kardeşler GSL'nde görev alıp, izcilik, tenis, hokey gibi spor dallarının öğrenciler arasında yaygınlaşmasını sağlarlar. Özellikle Üstünidman'ın ön ayak olmasıyla, öğrenciler futbolla tanışırlar. Ama oynanan futbol, bir kör dövüşünden farklı olmayan ve kural tanımayan bir koşuşturmayı andırmaktadır. Ama futbol GSL' nin Tören Kapısı'ndan adımını atmış ve tam bir salgına dönüşmüştür.

1901 yılında İstanbul'da yaşayan iki İngiliz, James Lafontaine ve Horace Armitage, Rum ve İngiliz oyunculardan oluşan Kadıköy Futbol Kulübü'nü kurmuşlar ama 1903'te takımdaki İngilizler bir anlaşmazlık sonucu ayrılarak Moda Kulübü'nü oluşturmuşlardır. 1904 yılında ise bu kulüpler, Imogen, Elpis, Strugglers takımlarıyla anlaşarak, İstanbul Futbol Birliği'ni hayata geçirmişler ve bugünkü Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın yerinde bulunan "Union Club-İttihat Spor" sahasında düzenli karşılaşmalar yapmaya başlamışlardır. Görüldüğü gibi bu takımlar yabancı ya da azınlık takımlarıdır. Türk olmayan ekiplerin gerçekleştirdikleri bu ilk futbol karşılaşmaları, GSL öğrencilerini hem ilgilendirir hem de çok üzer. Artık onların amacı, kendi futbol kulüplerini kurmak, ölesiye sevdikleri bu oyunun kurallarını "hatmetmek" ve yabancılarla boy ölçüşmektir.

Türk olmayan takımları yenmek
Galatasaray Spor Kulübü'nün kurucusu Ali Sami Yen, "Ellinci Yıl" kitabında kuruluş öyküsünü şöyle anlatır: "1 Teşrin 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat muallimimiz merhum Mehmet Ata beyin dersi esnasında birkaç arkadaş baş başa vererek Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik. İlk müteşebbisler oyuna ve mücadeleye meyyal arkadaşlardan Asım Tevfik Sonumut, Reşat Şirvani, Cevdet Kalpakçıoğlu, Abidin Daver, Kamil...gibi gençlerdi. Mektepde tahsilde bulunan Bulgar ve Sırp talebesinden çevik ve kuvvetli olanlar da bize iltihak etmişlerdi. Asım'ı muhasebeciliğe, Cevdet'i ikinci reisliğe seçmiş, kendim de Reis olmuştum. Asım her hafta arkadaşlardan birer kuruş toplamakda mahir olduğu için kendisini muhasebeci yapmıştık. Ben Reisliği topu yağlayıp şişirmekle almıştım. Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten varımız yoğumuz da toptu. Mektebe gelirken, domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi. Yani o zaman Reisliğe ve diğer vazifelere payeyi, en çok çalışan kazanırdı. Cevdet de ikinci Reisliği formaları yıkadığı için almıştı.

"Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek."
Kulübün adının Gloria (Zafer) ya da Audace (Cesaret) konulması yolunda görüşler ortaya atılmışsa da, sonuçta Galatasaray olmasında anlaşmaya varılmıştır. Araştırmacı Cem Atabeyoğlu, Galatasaray adının, bu takımın yaptığı ilk maçta Rum ekibini 2-0 yenerken, seyircilerin onlardan "Galata Sarayı efendileri"diye söz etmelerinden doğduğunu yazar. Bunun üzerine kurucular da ismi benimserler ve "Adımız Galata Sarayı olsun" derler.

Kurucu Listeler
1905'ten 1919'a kadar Galatasaray Spor Kulübü'ne Başkanlık yapan, mektebin 889 numaralı öğrencisi Ali Sami Yen, inci gibi elyazısıyla tuttuğu Galatasaray Terbiye-i Bedeniye Kulübü ıhsaiyet Defteri'nin (Sayım-İstatistik Defteri) 181 ve 182. sayfalarında kurucu 13 üyeyi şöyle sıralar:
1-Ali Sami Yen
2-Asım Sonumut
3-Emin Bülend Serdaroğlu
4-Celal İbrahim
5-B. Nikolof
6-Milo Bakiş
7-Pol Bakiş
8-Bekir Sıtkı Bircan
9-Tahsin Nahit
10-Reşat Şirvanizade
11-Hüseyin Hüsnü
12-Refik Cevdet Kalpakçıoğlu
13-Abidin Daver

1905'te Osmanlı İmparatorluğu'nda bir dernekler yasası bulunmadığından, Galatasaray Spor Kulübü yasal olarak tescil edilme olanağını bulamamıştır. 1912 yılında Cemiyetler Kanunu çıkarıldıktan sonra, kulüp yasal bir kimlik kazandı. Yetkili makamlara kulüplerin tüzükleriyle birlikte, kurucu üyelerin ad ve adreslerinin de bildirilmesi zorunlu tutulduğundan, istifa eden ya da eğitimlerini tamamlayarak ülkelerine dönen üyeler ilk listeden çıkarılmış ve 1 Eylül 1913'te kurucu liste yeniden düzenlenmiştir. Kurucu üyelerin yeni sıralaması şöyle gerçekleşmiştir:

1-Ali Sami Yen
2-Asım Sonumut
3-Emin Bülend Serdaroğlu
4-Celal İbrahim
5-Bekir Sıtkı Bircan
6-Reşat Şirvanizade
7-Refik Cevdet Kalpakçıoğlu
8-Abidin Daver.

Renklerin öyküsü
Galatasaray Spor Kulübü'nün ilk renkleri kırmızı-beyaz'dır. Bayrağımızın renklerinden esinlenerek seçilen bu renkler, dönemin baskıcı ve paranoyak yönetimi tarafından kuşkuyla karşılanmış ve futbolcular sıkı bir takibe alınmışlardır. Bu nedenle, sarı-lacivert renkler gündeme gelmiş ama bunlar da kalıcı olmamış ve Galatasaray bugünkü renklerine kavuşmuştur. Bu renklerin öyküsünü Ali Sami Yen'den dinleyelim:

"Birçok yerleri dolaştıktan sonra, nihayet Bahçekapı'daki Şişman Yanko'nun dükkanına gidilerek orada zarif iki yünlü kumaşa tesadüf ettik. Biri, vişneye çalan koyuca tatlı bir kırmızı, öteki de, içinde turuncudan iz taşıyan tok bir sarı. Tezgahtar, mahirane bir el hareketi ile kumaşların dalgalarını birleştirdi. Bir saka kuşunun başı ile kanadının yarattığı renk güzelliğine benzer bir parlaklık hasıl oldu. Ateşin içindeki renk oyunlarını görür gibi olmuştuk. Sarı-Kırmızı alevinin takımımız üstünde parıldamasını tasavvur ediyor ve bizi derhal galibiyetten galibiyete götüreceğini tahayyül ediyorduk. Nitekim de öyle oldu." Buna karşılık kuruculardan Bekir Sıtkı, söz konusu renklerin Gül Baba'nın II.Beyazıt'a verdiği sarı ve kırmızı güllerden esinlendiğini ileri sürer.

1939 yılında kentsel düzenleme kapsamında Taksim Stadı’nın da içinde yer aldığı tarihi kışla yıkıldı. Böylece statta ortadan kalkmış oldu. Bu süreçte Fenerbahçe Papazın Çayırı’ndaki araziyi mülkiyetine alarak Fenerbahçe Stadı haline getirirken, Beşiktaş şimdiki Çırağan Sarayı’nın yerinde yer alan Şeref Stadı’na geçti. Aynı dönemde stat konusunda en büyük problemi Galatasaray yaşadı.

Bu sorunun aşılması için ilk adımlar 30’lu yılların başında atıldı. Mecidiyeköy’deki dutluk bir arazinin Galatasaray’a kazandırılması için ilk girişim 1933 yılında dönemin başkanı Ali Haydar Barşal tarafından yapılmıştı.

1933-35 yılları arasında devlet ile yapılan görüşmeler neticesinde, kentin dışarısında yer alan Mecidiye Köyü’nde bir arazi Galatasaray’a yapılacak stad için tahsis edildi. 1936 yılında arazinin hafriyatına başlandı. Dönemin Türk Spor Kurumu Başkanı olan Adnan Menderes’ten bu iş için maddi yardım alındı. Ancak hafriyat aşamasında kaldı.

1940 yılında Tevfik Ali Çınar’ın başkanlığı döneminde stad konusu yeniden gündeme geldi.
Aynı arazi 30 yıl müddetle ve yıllığı sembolik olarak 1 liralık bedelle Galatasaray’a kiralandı.
Arazinin kullanım hakkı resmi olarak Galatasaray’ın oldu. Galatasaray burayı kiralarken modern bir stat ve bisiklet veledromu yapmayı da taahhüt etti.

Ancak inşaata yeterli maddi imkan olmaması ve savaş yılları olması dolayısıyla başlanamadı. 1943 yılında ihtiyacı görecek türden mütevazı bir stadın inşasına Osman Dardağan’ın başkanlığında başlandı.

Savaş yılları olması dolayısıyla stat ancak küçük bir açık tribünün yapılması ve toprak bir zeminle Muslihittin Peykoğlu’nun başkanlığı döneminde 1945 yılında açıldı.
Ancak o günlerde kent merkezine uzaklığı, ulaşım zorluğu ve çok sert rüzgar alması gibi nedenlerle burada uzun süreli futbol oynama imkanı olmadı.

Aynı tarihlerde şehir merkezinde bulunan İnönü Stadı’nın açılmasıyla birlikte Galatasaray, Mecidiyeköy’deki bu stadı terk edince burada stat yapım projesi de sonuçsuz kalmış oldu. 1955 yılında kullanım hakkı anlaşması, o tarihte kalan 22 yıllık sürenin üzerine 30 yıl saha eklenerek 2007’ye değin uzatıldı.

Stat için verilen taahhütlerin kulüp tarafından yerine getirilememesi üzerine işi Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü üstlendi. 1959 yılında inşaat başladı. 1961 yılında Refik Selimoğlu’nun başkanlığı sırasında Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü ile yeni bir anlaşma yapılarak, inşası başlamış olan stadın üst kullanım hakkı kesin bir şekilde Galatasaray’a verildi.

20 Aralık 1964’te olaylı bir şekilde açıldı. Aşırı kalabalık nedeniyle tribünlerde çıkan panik sonucu  1 kişi öldü,  80 kişi de yaralandı.

1965’te ilk kez ışıklandırıldı. Ancak fazla gece maçı oynanmadı.

1970’li yılların başında İnönü Stadı’nın yeniden kullanılmaya başlanmasıyla bir süre için terk edildi.

70’li yıllarda daha çok antrenmanlar için Galatasaray tarafından kullanıldı. Bu yıllarda stat terk edilmiş bir şekilde bakımsız olarak kaldı.

1981 yılında zemini çimlendirilerek tekrar açıldı.

1993 yılında ışıklandırılma sistemi yenilenerek yeniden gece maçları oynanmaya başladı.
Aynı yıl Türkiye’de ilk kez kombine bilet sistemi Ali Sami Yen’de başlatıldı.
Aynı yıl koltuk sistemine geçildi.
Ayakta yaklaşık 35.000 olan seyirci kapasitesi 22.000’e indi.

1997
Galatasaray yönetimi, Ali Sami Yen’in yıkılarak yerine yapılacak olan, ve Türkiye’de ilk olacak çok amaçlı, modern bir stadın projesini, Kanadalı bir mimarlık şirketine hazırlattı.

1998’de Stadın lansmanı yapıldı ve büyük ilgi topladı,  Modern loca sistemi tanıtım sarısında tamamı sembolik olarak satıldı.

Yeni stat inşaatı için finansman arayışları başladı.  Kulübün içerisinde bulunduğu zor mali durum nedeniyle, gereken finansman bulunamadı.

2001-2002 yılında, finansman ihtiyacını aza indirmek üzere açıklanan proje üzerinde tadilat yapılarak maliyetler aşağı çekildi ancak 2001 ekonomik krizi nedeniyle finansman bulma sorunu aşılamadı.

2003 -2004 sezonunda eski proje yeniden gündeme geldi ve yeni ve modern bir stat yapılması kararıyla terk edildi. Ancak finansman ihtiyacı yine karşılanamadı.

Mecidiyeköy’ün artık şehrin merkezinde kalması nedeniyle, devlet yetkilileri bu arazide bulunan stadın büyütülmesine karşı çıktı. Alternatif olarak Galatasaray’a yeni bir arazi önerildi.
2004-2007 yıları boyunca yeni arazinin ve üzerinde yapılacak olan yeni stadın finansmanı konusunda arayışlar sürdü.

2004-2005 sezonunda genel bir tadilatın ardından tekrar Ali Sami Yen’e dönüldü.

1999 Depremi’nin ardından, oluşan tehlike nedeniyle 2005-2006 sezonunda Eski Açık tribün yıkılarak yeniden yapıldı.

2007
Galatasaray’ın yeni stadın Aslantepe’de yapılması konusunda Devlet birimleri ile yapılan görüşmeler olumlu sonuçlandı. Ali Sami Yen arazisinin devredilmesi karşılığında, yeni stadın yeni arazide  2 yıl içerisinde bitilerek Galatasaray’a devredilmesi kararlaştırıldı.

2007 yılı sonunda, devlet yetkililerinin de katılımıyla, 1997 yılında ilk projenin açıklanmasının üzerinden 10 yıl sonra yeni stadın temeli atıldı (13 Aralık 2007)  Eski proje bir kenara atıldı ve Almanya’da Mete Arat’a yeni bir proje yaptırıldı.

2008
Galatasaray son yılında, Ali Sami Yen’de, UEFA standartları gereğince, Kapalı Alt tribünü yeniden düzenledi.

2009
Yeni stadımız Türk Telekom Arena’nın inşaatı müteahhit firmanın değiştirilmesiyle hız kazandı.

2010
15 Ocak 2011 tarihinde yeni stadın resmen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılacağı kamuoyuna açıklandı.

2011
Yeni stadımız, 15 Ocak 2011 Cumartesi günü muhteşem bir törenle açıldı ve 1933 yılında başlayan, 77 yıl süren rüya gerçek anlamıyla gerçekleşti.
 

1939 yılında kentsel düzenleme kapsamında Taksim Stadı’nın da içinde yer aldığı tarihi kışla yıkıldı. Böylece statta ortadan kalkmış oldu. Bu süreçte Fenerbahçe Papazın Çayırı’ndaki araziyi mülkiyetine alarak Fenerbahçe Stadı haline getirirken, Beşiktaş şimdiki Çırağan Sarayı’nın yerinde yer alan Şeref Stadı’na geçti. Aynı dönemde stat konusunda en büyük problemi Galatasaray yaşadı.

Bu sorunun aşılması için ilk adımlar 30’lu yılların başında atıldı. Mecidiyeköy’deki dutluk bir arazinin Galatasaray’a kazandırılması için ilk girişim 1933 yılında dönemin başkanı Ali Haydar Barşal tarafından yapılmıştı.

1933-35 yılları arasında devlet ile yapılan görüşmeler neticesinde, kentin dışarısında yer alan Mecidiye Köyü’nde bir arazi Galatasaray’a yapılacak stad için tahsis edildi. 1936 yılında arazinin hafriyatına başlandı. Dönemin Türk Spor Kurumu Başkanı olan Adnan Menderes’ten bu iş için maddi yardım alındı. Ancak hafriyat aşamasında kaldı.

1940 yılında Tevfik Ali Çınar’ın başkanlığı döneminde stad konusu yeniden gündeme geldi.
Aynı arazi 30 yıl müddetle ve yıllığı sembolik olarak 1 liralık bedelle Galatasaray’a kiralandı.
Arazinin kullanım hakkı resmi olarak Galatasaray’ın oldu. Galatasaray burayı kiralarken modern bir stat ve bisiklet veledromu yapmayı da taahhüt etti.

Ancak inşaata yeterli maddi imkan olmaması ve savaş yılları olması dolayısıyla başlanamadı. 1943 yılında ihtiyacı görecek türden mütevazı bir stadın inşasına Osman Dardağan’ın başkanlığında başlandı.

Savaş yılları olması dolayısıyla stat ancak küçük bir açık tribünün yapılması ve toprak bir zeminle Muslihittin Peykoğlu’nun başkanlığı döneminde 1945 yılında açıldı.
Ancak o günlerde kent merkezine uzaklığı, ulaşım zorluğu ve çok sert rüzgar alması gibi nedenlerle burada uzun süreli futbol oynama imkanı olmadı.

Aynı tarihlerde şehir merkezinde bulunan İnönü Stadı’nın açılmasıyla birlikte Galatasaray, Mecidiyeköy’deki bu stadı terk edince burada stat yapım projesi de sonuçsuz kalmış oldu. 1955 yılında kullanım hakkı anlaşması, o tarihte kalan 22 yıllık sürenin üzerine 30 yıl saha eklenerek 2007’ye değin uzatıldı.

Stat için verilen taahhütlerin kulüp tarafından yerine getirilememesi üzerine işi Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü üstlendi. 1959 yılında inşaat başladı. 1961 yılında Refik Selimoğlu’nun başkanlığı sırasında Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü ile yeni bir anlaşma yapılarak, inşası başlamış olan stadın üst kullanım hakkı kesin bir şekilde Galatasaray’a verildi.

20 Aralık 1964’te olaylı bir şekilde açıldı. Aşırı kalabalık nedeniyle tribünlerde çıkan panik sonucu  1 kişi öldü,  80 kişi de yaralandı.

1965’te ilk kez ışıklandırıldı. Ancak fazla gece maçı oynanmadı.

1970’li yılların başında İnönü Stadı’nın yeniden kullanılmaya başlanmasıyla bir süre için terk edildi.

70’li yıllarda daha çok antrenmanlar için Galatasaray tarafından kullanıldı. Bu yıllarda stat terk edilmiş bir şekilde bakımsız olarak kaldı.

1981 yılında zemini çimlendirilerek tekrar açıldı.

1993 yılında ışıklandırılma sistemi yenilenerek yeniden gece maçları oynanmaya başladı.
Aynı yıl Türkiye’de ilk kez kombine bilet sistemi Ali Sami Yen’de başlatıldı.
Aynı yıl koltuk sistemine geçildi.
Ayakta yaklaşık 35.000 olan seyirci kapasitesi 22.000’e indi.

1997
Galatasaray yönetimi, Ali Sami Yen’in yıkılarak yerine yapılacak olan, ve Türkiye’de ilk olacak çok amaçlı, modern bir stadın projesini, Kanadalı bir mimarlık şirketine hazırlattı.

1998’de Stadın lansmanı yapıldı ve büyük ilgi topladı,  Modern loca sistemi tanıtım sarısında tamamı sembolik olarak satıldı.

Yeni stat inşaatı için finansman arayışları başladı.  Kulübün içerisinde bulunduğu zor mali durum nedeniyle, gereken finansman bulunamadı.

2001-2002 yılında, finansman ihtiyacını aza indirmek üzere açıklanan proje üzerinde tadilat yapılarak maliyetler aşağı çekildi ancak 2001 ekonomik krizi nedeniyle finansman bulma sorunu aşılamadı.

2003 -2004 sezonunda eski proje yeniden gündeme geldi ve yeni ve modern bir stat yapılması kararıyla terk edildi. Ancak finansman ihtiyacı yine karşılanamadı.

Mecidiyeköy’ün artık şehrin merkezinde kalması nedeniyle, devlet yetkilileri bu arazide bulunan stadın büyütülmesine karşı çıktı. Alternatif olarak Galatasaray’a yeni bir arazi önerildi.
2004-2007 yıları boyunca yeni arazinin ve üzerinde yapılacak olan yeni stadın finansmanı konusunda arayışlar sürdü.

2004-2005 sezonunda genel bir tadilatın ardından tekrar Ali Sami Yen’e dönüldü.

1999 Depremi’nin ardından, oluşan tehlike nedeniyle 2005-2006 sezonunda Eski Açık tribün yıkılarak yeniden yapıldı.

2007
Galatasaray’ın yeni stadın Aslantepe’de yapılması konusunda Devlet birimleri ile yapılan görüşmeler olumlu sonuçlandı. Ali Sami Yen arazisinin devredilmesi karşılığında, yeni stadın yeni arazide  2 yıl içerisinde bitilerek Galatasaray’a devredilmesi kararlaştırıldı.

2007 yılı sonunda, devlet yetkililerinin de katılımıyla, 1997 yılında ilk projenin açıklanmasının üzerinden 10 yıl sonra yeni stadın temeli atıldı (13 Aralık 2007)  Eski proje bir kenara atıldı ve Almanya’da Mete Arat’a yeni bir proje yaptırıldı.

2008
Galatasaray son yılında, Ali Sami Yen’de, UEFA standartları gereğince, Kapalı Alt tribünü yeniden düzenledi.

2009
Yeni stadımız Türk Telekom Arena’nın inşaatı müteahhit firmanın değiştirilmesiyle hız kazandı.

2010
15 Ocak 2011 tarihinde yeni stadın resmen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılacağı kamuoyuna açıklandı.

2011
Yeni stadımız, 15 Ocak 2011 Cumartesi günü muhteşem bir törenle açıldı ve 1933 yılında başlayan, 77 yıl süren rüya gerçek anlamıyla gerçekleşti.
 

 

Ali Sami YEN ALİ SAMİ YEN (1886-1951) , NİHAT BEKDİK (1902-1972)
, ULVİ ZİYA YENAL (1908-1993) , MEHMET LEBLEBİ (1908-1972)
, BODURİ
(1921-1942)
, NACİ ÖZKAYA (1923-2007)
, EŞFAK AYKAÇ (1918-2004) , GÜNDÜZ KILIÇ (1919-1980)
, BÜLENT EKEN
(1923- )
, REHA EKEN
(1925- )
, İSFENDİYAR AÇIKSÖZ
(1929-2006)
, SUAT MAMAT (1930- )
, COŞKUN ÖZARI (1931- ) , TURGAY ŞEREN (1932- )
, METİN OKTAY (1936-1991) , FATİH TERİM (1953- )
, ZORAN SİMOVİÇ (1954- ) , CÜNEYT TANMAN (1956- )
, CEVAD PREKAZİ (1957- ) , TANJU ÇOLAK (1963- )
, ANDRE CLAUDİO TAFFAREL
(1966- )
, GHEORGHE HAGİ (1965- )
, GHEORGHE POPESCU (1967- ) , BÜLENT KORKMAZ (1968- )
, JUPP DERWALL (1927 - 2007) , HAKAN ŞÜKÜR (1971 - )

 


 

Bugün 1 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol